CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'Z Kuşağı' Tavsiyesi

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. 'Z kuşağı'na ilişkin açıklamalarda bulunan ve iktidara seslenen Kılıçdaroğlu, "Bu kuşağı yakalamak gerekir. Herkese, her olaya daha objektif bakıyorlar. Sen gençlere öyle bakabildin mi? Z kuşağından oy istiyorsan dürüst olacaksın" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP lideri kavga değil, kucaklaşma dilinin hakim olması gerektiğini vurgulayarak, "Zor bir dönemden geçtiğimizin hepimizin malumu. Bu dönem kavga değil kucaklaşma dönemidir. Bir anlamda siyaset dilinin tüm toplamı kucaklayan bir yapıya bürünmesi hepimizin dileği. Parlamentonun önemli bir partisi ve demokrasi için bedel ödeyen bir parti olarak sorunları dile getirmek bizim görevimiz" dedi.

ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ KARARINA TEPKİ

İstanbul Şehir Üniversitesi'nin kapatılmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Üniversitelerimizi korumak, var olan sorunları çözmek, parlamentonun ve toplumun ortak görevidir. İstanbul Şehir Üniversitesi neden kapatıldı. Pırıl, pırıl, öğrencilerle ve dinamik akademik kadrosuyla güzel bir üniversiteydi. Neden kapatıldı, intikam için" dedi.

CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlet, kinle, öfkeyle yönetilmez. Devlette, adalet, hukuk olması lazım. Siz 'Bu benim rakibim, benim partimden ayrıldı, üniversitenin kurucusuydu' dediniz. Bu zamana kadar bu üniversiteye birçok yardımlar yaptınız, biz buna ses çıkarmadık. Şehir Üniversitesi kapatıldı ama gün gelir, devran döner, bu üniversite yeniden açılır."

"GENÇLER BASKICI YÖNETİM İSTEMİYOR"

Üniversite sınav tarihlerine ilişkin eleştirilerini açıklayan Kılıçdaroğlu, "Turist gelecek, otellerin dolması lazım deyip sınava erkene alalım, aileleriyle tatile çıkıp 5 yıldızlı otellerde tatil yapsınlar dediler. Sayın Erdoğan bu gençleri nasıl kandırıp oy alırım diye program yaptı ama bence o da pişman oldu. Çıktı, bunlar bir sürü laf etti ama onlar gerekli dersi verdiler. Sen Z kuşağından ya da Y kuşağından oy almak istiyorsan onların ne istediğini bileceksin. O kuşaktan oy alacaksan gençler asla baskıcı yönetim istemiyorlar, bunu yapabilecek misin? Gençler 'Biz dayatmayı kabul etmiyoruz' diyorlar. Önce sınav tarihini öne alarak dayatmayı gösterdin. Gençler 'Seçilme tercihlerime karışma. Tercihlerimde özgür olmalıyım' diyorlar. 'Beni tornadan geçirmeye, tek tipleşmeye girişme' diyor. Gençler 'Eğitimde dünyayı yakalayacaksın. Beni dar bir alanla eğitime hapsetme. Sorgulama hakkımı elimden alma, beni kobay olarak kullanma' diyor" ifadelerini kullandı.

"18 yılda 15 kez eğitim politikası değişti. Bu gençler seni samimi bulur mu?" diye sözlerini devam ettiren Kılıçdaroğlu, "Hayatın her alanını sorguluyorlar. Gençler adalet, fırsat eşitliği istiyorlar. Gençler, kim olursa olsun herkesten saygı görmek istiyorlar. İster siyasetçi, ister mahalle bakkalı, ister sade bir vatandaş... Davranışlarına saygı görmek istiyorlar. Gençler hata yapabilir. Saygı içinde yapılan hatayı hoşgörü gösterin diyorlar. Gençler, adamını bulanı değil işini iyi yapanın kazandığı bir sistem istiyorlar. KPSS’yi kazanan biri adamını bulamadığı için iş alamıyor. Gençler iş istiyorlar. 'Bize iş alanı yaratmıyorsun, Anayasa’yı ihlal ediyorsun' diyorlar" ifadelerini kullandı.

"Z KUŞAĞINDAN OY İSTİYORSAN DÜRÜST OLACAKSIN"

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kuşağı yakalamak gerekir. Teknolojiyi en iyi onlar kullanıyorlar. Bilgileri, birikimleri, dünyayı sorgulamaları daha ön yargısız. Herkese, her olaya daha objektif bakıyorlar. Sen gençlere öyle bakabildin mi? Z kuşağından oy istiyorsan dürüst olacaksın. Z kuşağı sınava girdi. Yarın inşallah kazanacaklar. Onlar annelerinin olmadığı yerde üniversite kazanırlarsa yurt sorunu karşılarında olacak. Gençler umudumuz ve geleceğimiz."

"YÖK'Ü KALDIRACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 üniversiteye atadığı rektörleri değerlendiren CHP lideri, "6 üniversiteye rektör atandı. 4’ünün yayınlanmış bir tane makalesi yok. Hani liyakat vardı? Nerede liyakat? O, kıskançlığından makale yazanları cezalandıracak. Böyle bir anlayışla üniversite bilgi üretebilir mi? Türkiye adına üzülüyorum. Üniversiteler bilgi üretemez noktaya geldi. Vatandaş diyebilir bilgi üretse ne olur üretmese ne olur diye. Bir üniversite bilgi üretirse sanayici katma değeri yüksek ürün üretir. Bilgi üreten insanı kapının önüne koymazsak yapabiliriz. Türkiye, bilgi üretiminde 18 yılda Suudi Arabistan, İran, ve Yunanistan’ın gerisine düştü. Saray’da oturan bu memleketi nereye getirdiğini biliyor mu? Y kuşağına ve Z kuşağına sesleniyorum. Size söz veriyorum, YÖK denen darbe kurumunu kaldıracağız. Üniversitelerin bilimsel ve yönetsel özerkliği olacak. Üniversitelerin mali özerkliği olacak. Üniversite tam anlamıyla bilgi üreten kurum olacak" diye konuştu.

AVUKATLIK YASASI DÜZENLEMESİNE TEPKİ

Meclis'e gelen baro düzenlemesi olarak bilinen Avukatlık Yasası hakkındaki değişiklikleri eleştiren Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Adaletin en önemli ayaklarından biri avukatlar... Dünyanın bütün ülkelerinde, hangi rejimden olursa olsun, avukatlar hakimler ve savcılar önemlidir. Barolarla ilgili bir kanun teklifi geldi. Baroların parçalanmasına itiraz ediyorlar. Baro başkanları yürüyüş yaptılar. Ankara’da baro başkanları yerde arkada polis duvarı var. Polisin burada günahı yok. Polise burayı tut diyorlar, tutuyorlar. Bu fotoğrafı gören Türkiye’de demokrasinin olmadığı algısına kavuşur. Devletin bunu yapmaması lazım. Avukatlar geldiler, bırakmıyorsunuz. Mansur Bey çadır gönderdi, çadırı kuramazsınız dediler. Su vermediler, sonra görüşüldü, su verdiler. Sandalye, yemek vermediler. Bunlar düşman mı? Devleti intikam alma duygusuyla yönettiğinizde bu tablo ortaya çıkar. Dünyanın hiçbir ülkesinde baro başkanlarına böyle davranılmaz. Baro başkanlarını ayırıyorlar. İktidara muhalif olan barolar, etnik kimliklere göre barolar… Baroların bu şekilde bölünmesi bu vatana ihanettir. Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum. Yarın inanç ve etnik kimliğe göre bölünen baroları nasıl savunacaksın?

Baroları niye bölüyorsunuz? Bir ilde iki tane vali olmaz. Bir ülkede iki tane Maliye Bakanı olmaz. Siz adamına göre, siyasetine göre baro kuruyorsunuz. Bu, ülkeyi parçalama yönünde atılmış bir adımdır. Barolar dernek değildir. Avukatların ayrı dernekleri vardır. Eğer ülkede beka sorunu çıkacaksa bu tür adımlarla çıkacaktır. Geçen 'Hangi maddesine karşı çıkıyorsunuz. Ortada bir teklif yok' demişti Sayın Bakan. Ben de dedim ki, 'Sen parlamentodan güvenoyu alan biri değilsin. Saray’ın ben barolarla ilgili düzenleme yapacağım diye sana sormaya ihtiyacı yok ki. Sen Saray’ın memurusun. Yasaya göre sana bakan dediğimize bakma, sen eski bakan değilsin. Rejimin nasıl değiştiğinin farkında değilsin.' Tüm arkadaşlarıma sesleniyorum; her bir arkadaşımın komisyonda görevi vardır. Bu ucube, ülkeyi bölmeye amaçlayan bu teklife hep beraber karşı çıkacağız."

BELEDİYELERİN YARDIM KAMPANYASI

CHP lideri, Danıştay'ın belediyelerin yardım toplamasını yasaklamasına ilişkin kararına tepki göstererek, "Pandemi nedeniyle belediyeler yardım kampanyası açtılar. Banka hesapları verildi. İşsiz kalanlara geliri olmayanlara yardım yapacakları. İçişleri Bakanlığı genelge çıkardı, benim haberim olamadan yardım yapamazsınız dediler. Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurmayı reddetti. Reddeden hakimlere şunu sormak isterim. Belediye kanunu ile ilgili bir kitabı çıkarın ve deyin ki 'Şu hoca belediyelerin bağış toplamasını yasaklamıştır'. Belediyelerin kendi gelirleri var. Danıştay’ın bu kararına göre, belediyelerin karlarını alması için de bakanlığa sormak lazım. Emin olun, bu düşüncenin altına imza atanların hiçbirinin hakimliğin yoktur. Yazıklar olsun size. Saray’ın köleliğini yapan hakimlik yapamaz. Bunların hesabı elbet sorulacak. Hukukun üstünlüğü diye bir kavram var" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Ne kararı alırlarsa alsınlar bütün belediye başkanlarımızı, bütün baskılara rağmen tarih yazmaya devam edecekler. 29 Haziran itibariyle 6 milyon 211 bin aileye ayni yardım yapmışız. 21 bin 147 belediye iş yerinin kirası ertelenmiş. 156 bin 940 kişiye evde bakım hizmeti veriliyor. 9 bin 114 sağlık çalışanına konaklama imkanı sağlanmış. Bunları bizim belediyeler yapıyor. Çocuklar sınava giriyor. Belediye başkanlarına dedik ki orada su, kalemtraş, maske bulundurun dedik. Belki bir ihtiyaçları olur. Bunu yaptılar. Ama Burdur’da polis oradaki belediye çalışanlarını karakola götürüp neden bunu yaptınız diye sordular."